ATATÜRK’ÜN YENİŞEHİR ZİYARETİ


Geçtiğimiz günlerde 10 Kasım dolayısıyla ulu önderimizi bir kez daha derinden yâd ettik. Çeşitli etkinliklerle yirminci yüzyılın dehası büyük insan Atatürk’ü anmaya ve tekrardan anlamaya çalıştık. Okullarımızda programlar düzenlendi. Ulusal veya yerel bazda birçok etkinlikler yapıldı. Gazeteler Atatürk kitapları cdleri ve posterleri dağıttı. Tüm basın bir kez daha yoğun bir biçimde ondan bahsetti. Geniş bilgi aktarımları yaşandı. Oysa onu anlamak, sevmek, değerlendirmek, tanımak ve onu öze indirmek bilgi aktarımı iş değildir. Akıl yoluyla incelemek, düşünmek ve yaptıklarının derinine inmek gerekir. Zaten kendiside 1929 yılında bir konuşmasında "Beni görmek demek, mutlaka yüzümü görmek demek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu yeterlidir." demiştir. Türkiye Cumhuriyetinin simgesi olan Atatürk’ü anlatmak kelimelerle ifade edebilmek onu yazabilmenin zorluğu karşısında daha önceden okuduğum ve işaretlediğim İlknur Kalıpçı’nın “Her Yönüyle Atatürk” adlı kitabında belirtilen ATATÜRK KİMDİR sorusunun karşılığını sizlerle paylaşmak istedim. Atatürk’ün doğumunun yüzüncü yılı nedeniyle yapılan UNESCO toplantısında, 152 ülke liderinin imzaladığı bir kararla, çağa damgasını vuran önder olarak oybirliği ile kabul ettiği ATATÜRK KİMDİR? “Atatürk uluslar arası anlayış, iş birliği ve barış yolunda çaba göstermiş üstün kişi; Olağanüstü devrimler gerçekleştirmiş bir devrimci; Sömürgecilik ve yayılımcılığa karşı savaşan ilk önder; insan haklarına saygılı, dünya barışının öncüsü; Bütün yaşamı boyunca insanlar arasında renk, dil, din, ırk ayrımı gözetmeyen, eşsiz Devlet Adamı; Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu” ifadesi Atatürk’ü bence tam olarak anlatabilmektedir.Kalıpçı kitabında onu nasıl anlamamız gerektiğini açık bir şekilde vurgulamıştır. Osmanlı sarayının kendisine verdiği tüm rütbeleri söküp milletin bağrına dönen Mustafa Kemal Atatürk Kurtuluş Savaşı’nın bitiminin ardından Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu ve önderi sıfatıyla Anadolu’da birçok il ve ilçeyi gezmiştir. Kendisine gittiği her yerde hak ettiği önem gösterilmiş, kalabalık halk toplulukları tarafından coşku içerisinde karşılanmıştır. Tüm Anadolu kurtarıcısını, önderini bağrına basmak, yakından görebilmek amacıyla yollara düşmüştür. Atatürk’ün Bursa’ya ziyaretlerinin sayısı değerli araştırmacı gazeteci yazar yılmaz Akkılıç’ın incelemelerinden öğrendiğimize göre onsekizdir. Bu ziyaretlerden onaltıncısı olan 15-17 Temmuz 1935 tarihleri arasındaki ziyaretini İznik ve Yenişehir üzerinden Bursa’ya gerçekleştirmiştir. 15 Temmuz sabahı yanında dönemin ekonomi bakanı Celal Bayar, orgeneral Fahrettin Altay ve Afet İnan’la birlikte deniz yoluyla Yalova’ya gelen Atatürk önce Orhangazi’ye gelerek burada bir müddet istirahat etti. Burada halka yaptığı kısa bir hitabın ardından da Sölöz ve Göllüce üzerinden İznik'e geldi. İznik’te Belediye bahçesine geçen Atatürk’ü burada dönemin Bursa valisi Fazlı Güleç ve diğer yetkililer karşıladı. Belediye bahçesinde bir müddet halkla sohbet eden Atatürk ve beraberindekiler İznik’ten Bursa’ya geçmek için Yenişehir yolunu kullandılar. Tahminen öğle saatlerinde Yenişehir’e gelen ulu önderi Yenişehir’de daha ilçe girişinde kalabalık bir halk topluluğu ve Belediye Başkanı Burhanettin Ersöz tarafından gösterilerle karşılandı. Belediye binasına geçen Atatürk burada bir kahve içti. Burada yaşananları daha sonra Burhanettin Ersöz oğlu Ömer Ersöz’e anlatıyor. Bu anlatımı Yılmaz Akkılıç “Atatürk ve Bursa “ isimli kitabında şöyle yazıyor. "Atatürk Belediye'ye geldi. O'nu ilk defa o zaman gördüm. Memurları ve çalışanları dizdik, karşıladık. Hepimizin teker teker ellerini sıktı. Gözleri çok keskindi; azametinden, haşmetinden ürktüm. Bir kahve içti ve gitti." Bizim inceleme ve araştırmalarımıza göre Atatürk’ün Yenişehir’i tek ziyareti budur. İlçemiz tarihine iki kitap ve çok değerli birçok makale hediye eden değerli ağabeyimiz araştırmacı yazar Özdemir Şarman bir yazısında Atatürk’ün Yenişehir’e 1926 yılında da geldiğinden bahsediyor. Bilecik istikameti üzerinden Bursa’ya giderken Yenişehir’e uğradığını ifade ediyor. Oysa Atatürk 1926 yılında bir kez Bursa’yı ziyaret etmiş. Devrin önemli gazetelerinden Vakit’in muhabiri Hakkı Tarık Us’un geziye ilişkin notlarından öğrendiğimize göre; 20 Mayıs ve 13 Haziran 1926 tarihleri arasında gerçekleşen bu uzun gezi esnasında Atatürk Bursa’ya Bozüyük ve İnegöl istikametinden gelmiştir. Yılmaz Akkılıç’da bu gezide Atatürk’ün İnegöl yolunda karşılandığını yazar. Atatürk’ün Yenişehir ziyaretinden bahsetmişken bu konuyu araştırırken ulaştığım bir bilgi de 10 Kasım 1938’de Yenişehirlilerin duyguları ve Ata’larını kaybetmelerinin hüznünü nasıl yaşadıkları ve şehrin o zaman ki havası idi. O zamanı yaşayan Hüseyin Kaplan’ın anlatımıyla; “10 Kasım 1938. O kara günü hiç unutur muyum? O gün güneş tutulmuş gibi dün¬yamız kararmıştı. O inlerine sinmiş gerici yobazları dikkate almazsak, kadın-erkek ihtiyar-genç herkes yas içindeydi. Çünkü kurtarıcısını kaybetmişti. Çarşıda-pazarda, işinde-gücünde de ol¬sa insanlar, melül mahzun ve matem içinde idiler. Çünkü Tanrının bu âlemleri yarattık¬tan sonra dünya âleminde ilk defa özene be¬zene insanüstü sabır, cesaret ve zekâ teçhiz ederek yaratıp bu perişan, kahrolmuş ulu¬sa lütfettiği liderini kaybetmişlerdi. Nur için¬de yatsın.” Şimdi nerede okuduğumu hatırlamadığım fakat hafızamda kalan bir sözü paylaşarak bitirmek istiyorum yazımı; “Büyük insan, fani hayatın ötesinde yaşamakta devam eden insandır.” Atatürk sadece bizim değil tüm dünyanın kalbinde yaşıyor ve yaşamaya da devam edecektir. NOT: Türkiye İstiklal savaşının yaşayan son gazisi Atatürk’ün hayatta olan son silah arkadaşı Mustafa Şekip BİRGÖL’ü kaybetti. Bu gün toprağa verilecek olan bu değerli insanın ruhunun şad, mekânının cennet olmasını niyaz ederim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder