YEREL TARİH VE YEREL YÖNETİMLER

Daha önceki yazılarımızın birinde tarih ve yerel tarih biliminden bahsetmiştik. Tarih bilimi içerisinde yerel tarihin tarifini yapıp tarih bilimi içerisindeki yerini yazmıştık. O zamanda söylemiştik tekrar söyleyelim; kişiler ulusal ya da uluslar arası tarihimizi öğrenmemizin yanında yakın çevrelerinde meydana gelen olayları öğrenip bilmelidir. Tarih bilimi tümevarımdır. Yani öncelikle yanı başımızda gelişen olayları bilip doğru bir şekilde analiz edebiliyorsak genel tarihimizi o denli doğru kavrayabilir. Zira kişinin kendi tarihini bilmesi ailesi ya da topluluğunun geçmişi hakkında bilgi sahibi olması o kişinin üzerinde önemli bir etki oluşturur. Bir araştırmacının dediği gibi; bu geçmişi öğrenmek kişinin belleğini güçlendirir ve yaşamı üzerinde olumlu etkiler yapar.
Bu bağlamda düne kadar fazlaca önemsenmeyen yerel tarih çalışmaları hak ettiği değeri almaya başlamıştır. Artık ünüversitelerin akademik kuruluşları ve diğer ilgili kurumlar bu konularda gerekli araştırmaları bizzat yapmakla beraber yapılan araştırmalara da destek vermektedirler. Bu da ülke genelinde kültürel ve tarihi dokunun korunması ve araştırılması için duyarlı sivil girişimcilerin çoğalmasına neden olmuştur. Yaşadığı kentin, bölgenin veya sokağın tarihine sahip çıkanların sayısı artmaya başlamıştır. Artık bir çok kentimizin tarihi, kültürel ve sosyo yapısıyla ilgili araştırmalar yapılmakta ve sonuç bildirim / broşür / kitapları yayınlanmaktadır. İlçemizde de son zamanlarda artan bu çalışmaların eserleri olarak kitap ve broşür sayılarında önemli derece de artışlar gözlenmektedir. Tüm bunlardan bahsettikten sonra bizim bu gün burada yazmak istediğimiz asıl konunun yerel tarih araştırmalarında yerel yönetimlerin yeri ve öneminden bahsetmek istiyorum; Tarihsel ve kültürel mirasımızı korumak bireysel anlamda tek başına yeterli değildir. Bu anlamda yasal düzenlemeler, maddi imkanlar ve toplumsal istencin ön plana çıkması gerekmektedir. Bu konuda da halk içerisinde bilinç yaratılması eğitimcilere ve yerel yönetimlere düşmektedir. Bir kentte bulunan yöneticilerden kaymakam, belediye başkanı, kültür müdürü ve müze müdürünün yerel tarihçiye verdiği destek problemlerin çözümünde çok farklılıklar oluşturur elbette. Devletin veya devletle iç içe geçmiş konumda bulunan yerel yönetimlerin desteği olmadan yerel tarih çalışmalarının başarılı olma şansları pek yoktur. Bu aşamada merkezi ve yerel yönetim kuruluşlarının “bu da nereden çıktı” veya “burada yerel tarih yapılacaksa biz yaparız” tavırlarından uzak kalmaları gerekmektedir. Yerel tarih araştırmacıları, sürekli yerel yönetimlerle iç içe olmalı sivil toplum örgütleriyle el ele çalışmalıdır. Ancak bu şekilde yerel tarihçilik yapılabilir hale gelebilir. Yapılan araştırmalarda daha iyi netice verebilir. Özellikle belediyelerin bünyesinde kurulan yerel gündem ofisleri bünyelerinde kurdukları tarih bölümleriyle kültürel mirasa sahip çıkmakta önemli roller oynayabilirler. Yerel tarih araştırmacılarını bir çatı altına toplayabilecekleri gibi değişik ellerde yok olmaya yüz tutan belge, bilgi ve bir takım eşya ve eserlere sahip çıkabilirler. ………………………………………… Önceki gün Olay TV ekranlarında Yenişehir konuşuldu. İlçemizde kurulan ve göğsümüzü kabartan mehterimizle başlayan programda ağırlıklı olarak ilçemizin Osmanlının ilk başkenti olmasından duyulan gururla devam etti. Doğrusunu sorarsanız ilgi alanımızdan da kaynaklanan bir nedenden dolayı ekran önünde bu haklı gururumuzdan bahseden başkanımızın ağzından tarihle ilgili birkaç cümle duymak istedim. Başkanın Osman Gazi’nin sarayının yer tespiti çalışmalarının yapıldığı bu konu da Sayın İnalcık Hoca ile görüştüklerinden bahsetmesi ile de büyük bir heyecan yaşadım. Tam da bir önceki yazımda söz konusu sarayın öneminden ve yer tespitinin yapılmasından bahsetmişken böylesi bir cümleyi başkanımızdan duymak gururlandırdı beni açıkçası. Umarım başkanımız bu samimiyetini reelde gerçekleştirir. Umarım böylesi güzel bir müjde yaklaşan yerel seçimlerin bir vaadi değildir. Burada yeri gelmişken bahsetmek istiyoruz. Belediyemiz bu güne kadar hiç sahip çıkılmayan ilçemiz tarihi değerlerine bu dönem elinden geldiğince sahip çıkmıştır. Postünpüş Baba Zaviyesi, Sinanpaşa Camii, Yarhisar’daki restorasyonlar, Kurşunluhan’nın yanında yapılan kazı çalışması en güzel örneklerdir. Bu konuda bir tartışma ortamı yaratmak istemiyoruz. Daha önce adı bile anılmayan bu tür çalışmaları en azından zikretmeye başladık. Fakat yeterli mi değil mi? İşte tartışma götürebilecek bir soru… Osmanlının kültür mirasındaki yerimiz bu denli önemli ve temel taşı vazifesi taşırken bu sorunun cevabı bizleri düşündürmesi gerekir aslında. Tarihimize sahip çıkmamızın neticesinin doğacak bir kültür turizminin önemini düşündükçe bu konularda ki hizmetlerin daha acil ve daha fazla önemsenerek verilmesini de yürekten temenni ediyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder