SALI PAZARI

80’li yılların başından tanıdığım bir dostum var. O yıllar Yenişehir’de kısa bir dönem memuriyet hayatı yaşadıktan sonra başka bir yere atandı ve Yenişehir’den ayrıldı. Tayininin çıktığı günden beri hiç görüşmedik. Geçenlerde görüştük uzun bir hasret gidermenin olduğu görüşmemizin bir arasında sordu; haftalık pazar hala Salı günü mü kuruluyor. Evet dedim kendisine.

Haftalık pazar uzun yıllardan beri Salı günleri kuruluyor. Aklıma da bu dost muhabbetinin ardından Salı günlerinde kurulan bu pazarın öyküsü geldi. Ne zamandır pazar Salı günleri kuruluyor? Daha önce hangi gün kurulurdu? Bunun bir öyküsü var ve bu hafta bu öyküden bahsetmek istiyorum:

Osmanlı döneminde Arapçada onda bir anlamına gelen ve köylülerin ürettikleri tarım ürünleri üzerinden alınan öşür vergisi mevcuttu. Dönemin ekonomik koşullarından ve devletin ekonomisinin kapalı bir ekonomi olmasından dolayı vergi nakdi olarak değil de ürün olarak tahsil edilmekteydi. Zira günün şartlarında ürününün bedelinin tespiti son derece zordu.

Yenişehir ve çevresinde toplanan öşür vergisi sarayın bulunduğu İstanbul’da Haseki Sultan’a* aitti. Bundan dolayı da Yenişehir ve çevresinde yetiştirilen ürünlerin belli bir oranı Haseki Sultan’a vergi olarak verilirdi. Vergiler saraydan gelen ve vergi toplamakla sorumlu kılınan kişiler tarafından belirli dönemlerde tahsil edilirdi.

Yenişehir’e dışarıdan göç ya da farklı sebeplerle gelen bir kesim halk kitlesi ekip biçtiklerinin karşılığı olarak vermeleri gereken öşür vergisini ödemiyorlardı. Gerekçe olarak ta kendilerinin toprak sahibi olmadıklarını belirtiyorlardı. Bir bakıma da kendilerini vergiden muaf sayıyorlardı. Bu durum Yenişehir’in yerlisi konumunda bulunan toprak sahiplerini huzursuz etmeye başlamıştı. Yabancılardan defalarca istenmesine rağmen vergi alınamaması yerli halkın yavaş yavaş isyan etmesine sebep oldu. Yerli halka göre bu toprakların asıl sahibi kendileriydi. Eğer vergiden muaf tutulması gereken bir kesim varsa o da bu toprakların asıl sahiplerinin olması gerekir düşüncesi içindeydiler. Yabancılarda eğer ki bu toprakları ekip biçiyorlarsa ve buradan ürün alıyorlarsa bunun karşılığı olan vergilerini kendileri gibi ödemek zorundaydılar. Yerlilerin bu tutumu devam ettikçe iş günden güne sürtüşme ortamına dönüştü. Yabancılar hala vergi vermekte direniyorlardı. Bu kez gelen vergi tahsildarlarına yerli halkta vergi vermekte direndi. Önce yabancılardan alınacak daha sonra bizler seve seve vereceğiz vergimizi diyorlardı. Şehirden hiçbir vergi almadan ayrılan vergi tahsildarı durumu saraya bildirdi.

Sultan tarafından o dönemde sarayda vergilerden sorumlu olan Defterdar Mustafa Paşa’ya gereğinin yapılması için yetki verildi. Emri alan Mustafa Paşa ise hemen Bursa’ya doğru yola çıktı. İlk olarak Bursa’da, Bursa kadısı Mehmet B. Hüseyin ile görüştü. Birlikte Yenişehir’e hareket ettiler. Öncelikli olarak burada halkı topladılar kendilerinden bir temsilci meclis oluşturmasını istediler. Gerek yabancılar gerekse yerli halk ileri gelenlerinden temsilci meclisleri oluşturuldu. Her iki tarafın dinlenmesinin ardından da bir anlaşmaya varıldı. Buna göre; bu zamana kadar vergilerini ödemekte direnen yabancılar belirlenen oranlarda ki vergilerini bundan böyle düzenli olarak vergi toplamakla yetkili kişilere verecekler, bugüne kadar vergilerini ödemeyi aksatmayan yerli halkta aynı şekilde vergilerini eskisi gibi ödeyeceklerdi.

Yenişehir’de yaşanan ve bir nevi isyan niteliği taşıyan bu olayın ardından karar I. Padişah hasları Defteri’ne yazıldı. İlk düşülen not; . "... her hafta Cuma günü kurula gelen pazarın bundan sonra haftanın salı gününde kurulacağına dair..." şeklindeydi. Yani o güne kadar Cuma günleri kurulan haftalık pazar o günden sonra Salı günlerine alınmış oldu. 1700’lü yılların başı olan bu tarihten beri de bizim Salı günleri kurulan pazarımız hala Salı günleri kuruluyor. Yaklaşık 300 yılı geçkin bir süreden bu yana yani.

I. Padişah Hasları "Mufassal Defter"e (Uzun açıklamalı Defter) pazarın kurulma günü ile ilgili bu karar yazıldıktan sonra da şöyle devam edildi.

“Yenişehir kasabası halkının Za. 1086 tarihinde yapılmış ve deftere eklenmiş olan sayımının sebep ve sonucunun özeti:

Hasakî Sultan'ın hassı olan Yenişehir kasabasında hassa bağlı (Vergi ödemeye yükümlü) olarak, bu kasabada oturan halkın, arazi alarak çiftçilik yapan ve bunlardan elde ettikleri ürünlerin vergisini ödeyen yerli halka karşın, resmi ve özel vergilerini vermeyen ama vergi vermekle de yükümlü bulunan kasabadaki yabancılar, defalarca uyarılmış ve istenmiştir. Onların vergi ödememekteki direnmelerine karşın yerli halk; "Bizler olağanüstü vergi ödeyenleriz. Vergilerini bu akılla ödemeyenlere göre bizler de vergilerimizi vermeyiz" diye direttiler. Yabandan gelmiş, çeşitli girişimlerle üreticilik yapanlar ise "Biz ayrıcalıklıyız. (Muafız). Değil özel vergi resmi vergi bile ödemeyiz" diye inat etmeleri üzerine, durum İstanbul'a (Der-i Devlete) arz olundu. Hassın subayı Mustafa Paşa'ya verilen emir üzerine, Bursa şehri kadısı Mehmet b. Hüseyin ile Yenişehir kasabasına varıldı. Halk arasında, üzerinde anlaştıkları kişilerden bir meclis kuruldu. Bu mecliste yerli ve yabancı üreticiler arasında doğan vergi ödeme anlaşmazlığı giderilerek, kanun ve defterce vergileri almaya memur kılınan Mustafa Paşa'ya vergilerini vermeyi kabul ettiklerinden, isimleri ve ödeyecekleri miktarlar bu deftere yazıldı ve ilan edildi. Buna göre yasa gereği herkes birey olarak 100 er akça ödeyecek. Yalnız dışarıdan gelip çiftçilik yapanların sadece evli olanlarından sadece senede 6 şar akça ödemeleri..." şeklinde uzun uzadıya anlatılıyor.

İşte bu şekilde yapılan haksızlıklara öteden beri boyun eğmeyi bilmeyen kendisine yapılan haksızlıklara karşı sesini duyurabilen Yenişehir halkının bu tutumundan sonra İlçe pazarımız Salı gününe alındı. Ve de bu töre hep böyle devam etti.

* Haseki Sultan sarayda padişahın eşleri arasında çocuk doğuran ve genellikle tahta varis olan şehzadenin validesidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder